İkinci Bölüm
EURYDICE: RUHUNUN İLK YARISI
Kıyıya vuran dalgaların sesi, derinlerden gelen bir ağıt gibiydi. Ona Persephone’nin acı kaderini hatırlatan, Medusa’nın korkunç lanetini anımasatan bir ağıttı bu. Neden bu kadar acımasızdı Tanrılar, neden haykırışları duymazlardı? Eurydice, kalbine batan hançerleri yok sayıp devam etti kıyı boyunca yürümeye.
Gözlerini gökyüzüne, rüzgarın kalbine doğru çevirdi. Bir kez daha kızgındı Gökyüzü’nün Hakimi’ne. Onun elinden her şeyini aldığı, ona bir çare bırakmadığı için kızgındı. Çaresizliği, yorgunluğu, bitkinliği şu kayalara vuran dalgalardan daha güçlü, kayaların arasından süzülen rüzgardan daha şiddetliydi. Gözlerinde bitkinlik, yüreğinde bir ateş vardı.
Tanrılar nasıl onun haykırışlarını duymazdı, onun feryatlarına nasıl aldırmazlardı? Ruhunun en değerli parçasını ondan alırken hiç mi canı yanmamıştı Tanrıların Kralı Zeus’un? O kız kardeşine öylesine acı çektirirken öbür Tanrılar neredeydi? Athena, neden onu görmüyordu bir türlü?
Kalbindeki alevleri söndürmek için yürüyordu. Tanrılara bir zafer daha armağan edecek; ruhunu Hades’e, vücudunu da Poseidon’a teslim edecekti bugün. Belki de bu zafer yalnızca Tanrıların olmayacaktı, dünyayı bütün acılarıyla arkasında bırakan Eurydice’nin da bedeli ağır galibiyeti olacaktı, kim bilebilirdi?
Düşüncelerini yarıda kesen, duyduğu notalar oldu. Şimdi dalgalar susmuş, rüzgar sessizleşmişti. Denizden gelen ağıt, yerini görkemli notalara bırakmış, Eurydice’nin ruhu da bu sessizliğe ortak olmuştu. Artık sadece müzik vardı, göklere doğru yükselen o melodi. Bu melodi bir çağrıydı, bir umuttu, bir arayıştı. Melodi, onu kendine çağırdı.
Gözlerini müziği duyduğu yere doğru çevirdi. Aradığı melodinin sahibi, bir kayanın üstünde oturmuş, gözleri kapalı, parmakları lirin üzerinde ustalıkla dans eden bir adamdı. Eurydice, onu izlerken nefes aldığını hissetmiyordu.
Müzisyenin melodisi sona erdiğinde sessizlik onu terk etmemişti. Yüreğindeki alevi söndürmeye gelmişti buraya fakat o alevin bile yatıştığını, sakinleştiğini hissediyordu. Sessizlik sona ermeden müzisyen, başını kaldırdı. Gözlerini Eurydice’ye çevirdiğinde kalbindeki alevin yerini gece karanlığını ışıldatan yıldızlara bırakmıştı. İşte bu müzisyen, bir aşkın ilk yarısını elinde tutuyordu.
Diğer yarısı da kendisindeydi.